8 Nisan 2016 Cuma

Bir İstanbul Günlüğü

Yeniden geç olsun güç olmasın diyerek lafa girmek istiyorum, sanki bu yazıyı yaklaşık 10 gün önce yazmak istiyormuş da bir türlü yazamamışım gibi bir söylenti varmış lakin siz ona inanmayın (utanan maymun emojisi)
Bildiğiniz üzere geçen haftasonu Özgür Yazılım ve Linux Günleri için İstanbuldaydım ama ben 2 gün fazladan kalıp biraz kendime izin verdim ve birazcık (!) gezdim. Geçirdiğim birkaç günü paylaşmak istedim :)

En yakın arkadaşım İstanbul'da okuyor. Bende konferanslar dışında orada bulunduğum vakti çoğunlukla onunla geçirdim. Cuma günü İstanbul'a geçtim ancak o günü genelde onun dersten çıkmasını bekleyerek geçirdiğim, cumartesi ve pazarında çoğunluğu Bilgi Üniversitesinde olduğum için fazla gezemedim. Ama pazartesi gününü yoğun geçirdiğimi itiraf etmeliyim :D gece de Çanakkale'ye tekrar döndüm. Bu yazıyı da o birkaç günü paylaşmak, bir şeyler aktarmak ve yer yer tavisye vermek için yazmak istedim. Çektiğim ve çekildiğim fotoğraflarla da yazıyı süslüyorum :)


Öncelikle size tek kelimeyle bayıldığım bir kafeden bahsetmek istiyorum. "Papadopoulos Coffee&Cake" Mekan, dekorasyon, samimiyet, lezzet her açıdan gerçekten bayıldım! Galata'dan Karaköye doğru inerken yolda şans eseri bulduk. Ama gitmek istediğinizde, haritalara yazıp yada navigasyondan adresini bulabilirsiniz. Oturduğumuz süre zarfında sahibiyle biraz sohbet ettik. Kendisi de yazılım işindeymiş ve işinden ayrılıp böyle birşeye kalkışmış. Tatlıları falan kendisi yaptığını söyledi, biz beyaz çikolatalı frambuazlı brownie yemiştik. Tek kelimeyle harikaydı, mutlaka deneyin :) Henüz yeni açılmış bir mekan 2 ay kadar olmuş pek duyulmamış ama kısa zamanda daha da bilineceğini düşünüyorum. Ben orada check-in yaptığımda ilk 50 kişiden biriydim. Swarm kullananlar bilir o durumda ekstra coin alıyorsunuz :D neyse uzattım, eğer yolunuz o tarafa düşerse mutlaka uğrayın derim :)



 Günü çok yoğun geçirmiştim, öğlen arkadaşımla Fatihte buluştuk ordan beraber Galataya geçip Galata Kulesi'ne çıktık. (Derler ki; Galata Kule'sine ilk kimle çıkarsan onunla evlenirsin. Ben de arkadaşımda da bunu bilmeden daha önce çıkmıştık :D ben başka bir kız arkadaşımla o ise babasıyla yani artık bu söylenti bizim için geçerli değil :D yani demem o ki eğer henüz hiç çıkmadıysanız çıkacağınız kişiyi seçip öyle çıkın :D) 


Sonrasında yukarıda bahsettiğim kafede biraz oturduk. Aslında öncesinde küçük bir dükkan bulduk. Bulduk desem ne kadar doğru olur bilmiyorum arkadaşım bahsetmişti bizde haritadan açıp ulaştık :D "Güzel Kelimeler Dükkanı" bilirsiniz bugünlerde eski kelimeleri bir şeylerin üstüne yazmak, baskı yapmak vs moda oldu. bu dükkan da işte öyle ürünler satıyor. Malesef orada fotoğraf çekmediğim için örneklendiremiyorum ama meraklısıysanız bilirsiniz ve güzel vakit geçirip bir şeyler beğeneceğinizden eminim :)
Karşıya geçmeden dönmek istemediğim için daha geç olmadan Eminönü'ne gidip vapura bindik. En son gittiğimde Kadıköy'de vakit geçirmiştik bu defa Üsküdar Sahil'de yürüdük. Minderlerde oturup birer çay içtik, tabiki fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik :D



Sonraki planımız Çengelköy'dü. Son gelişimde ilk kez oraya gitmiştik ve çok sevmiştim. Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesine gittik. Konsept standart; yiyeceğinizi alıp gidiyorsunuz ne içmek isterseniz sipariş veriyorsunuz. Hemde muhteşem bir manzaraya karşı :) Bilir misiniz bilmem ama İstanbul'da kürt böreği meşhurdur, pudra şekeriyle yenir. Ben takıntılıyım biraz kendisiyle, çok severim :D çay bahçesine giderken önce köşedeki börekçiden istediğiniz böreği alıp hemen yanından mekana gidebilirsiniz. Biz öyle yapmıştık. Ha bir de çengelköy böreği diye bir şey var. peynirli-cevizli ve peynirli-soğanlı oluyormuş. Ben cevizliyi yedim onu da tavsiye ederim :)  Şimdiden afiyet olsun, keyifli saatler :)



Leyla ile Mecnun izleyicisi değildim ancak bugüne kadar birçok kişi ya bazı kısımları izletti ya bahsetti yani az çok diziyi biliyorum bile diyebilirim. Dönüşte aklımıza geldi ve Kuzguncuk sahilinde inelimve o geminin gelip gelmediğine bir bakalım dedik :) (İsmail abiye burdan çok selam)

Sonrasında tekrar Üsküdar - vapur - Beşiktaş ve Ortaköy sıralaması yaptık. Köprünün tam altında "Beltaş Rest&Cafe" isimli kafede oturduk ve waffle yemeden dönülmez dedik. Hatta şansımıza köprü altında bir evlenme teklifi yaşandı. Burdan Neslihan ve Ufuk çiftini tebrik etmek istiyorum :D

    

Ardından biraz sahili turladık
 
 


Son olarak Beşiktaş'a gidip birer kahve içelim dedik, gittik de ama saat artık hayli geç olmuştu arkadaşımın yurt saati yaklaşmıştı. Malum İstanbuldaki trafiği de hesaba katarak vazgeçtikve günü bitirmeye karar verdik. Bende otogara geçtim ve otobüs saatimi bekledim. 
Daha önce dediğim gibi önceki günlerde de gezdiğim yerler vardı. Kısa kısa bahsetmek istersem;
Beyazıt Meydanı taraflarında bir çikolatacıya gittik. "Süleymaniye Çikolatacısı" küçük, hoş bir mekandı ve çikolatası gerçekten çok lezzetliydi. Masada şiir kitapları vardı, istediğiniz bir sayfaya istediğiniz bir şey yazabiliyordunuz. Bende farklı birkaç kitaba birkaç tane not bıraktım kendimce. Eğer tekrar gidersem, (ki umarım) o sayfaları bulup tekrar okumak isterim :)


        


Böylelikle bir İstanbul macerasının da sonuna gelmiş bulunduk. Fırsatınız varsa gidin, görün, gezin, öğrenin, anılar edinin, yazın, okuyun.
Esen kalın, takipte kalın :)

31 Mart 2016 Perşembe

Özgür Yazılım ve Linux Günleri

Geç olsun güç olmasın diyerek bir giriş yapmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta 15. cisi düzenlenen Özgür yazılım ve Linux günlerine ilk kez katıldım. Bilgi Üniversitesinde Santral kampüsünde gerçekleşti. Önceki yıllarda bulunmadığım için nasıl olduğunu geçtiğini bilemiyorum ama bu senekinde ciddi anlamda yer problemi oldu. Küçük bir binaya onca insan sığmaya, bir şeyler dinlemeye, öğrenmeye çalıştık. Ama onun dışında ben hayliyle memnun kaldım. İlk gün İstanbul trafiğinin kurbanı olarak biraz geç kaldım ve günü genel olarak bu alanda çok güzel yerlere gelmiş, gelmeye çalışan insanlarla tanıştım. Bırakın bir sunum olarak dinlemeyi, konferanslar arasında koridorda yaptığınız 5 dakikalık sohbetler bile sizlere ilham veriyor. Neler yaptıklarını dinlemek, tavsiyelerini duymak, birinin bile "Eğer istersen yapamayacağın hiçbir şey yok. Bende bir zamanlar senin gibi 1. sınıftım, sadece çok çalışman gerekecek!" demesi inanılmaz motive edici bir şey.

Neden olmasın? Kendi adıma konuşmam gerekirse, bilgisayar mühendisliğinde henüz 2. dönemimi okuyorum. LibreOffice'e yama göndermek, bir hatayı düzeltmek, bir özellik eklemek yada olan bir özelliği geliştirmek olmayacak bir şey gibi görünüyor. Ama neden olmasın? Ben yapmak istedikten sonra önümde ne durabilir? Eğer sizde bir şeyler yapmak istiyorsanız kendinize her gün bunu hatırlatın. Ben önceki yazımda da bahsettiğim üzere test yazma işiyle ilgileniyorum şimdilik. Zamanla adımı başka işlerde duyacağınızın spoilerını vereyim şimdiden. ;)

Evet burası benim gaza geldiğim kısımdı :D şimdi biraz da ikinci günden bahsedelim. Necdet Yücel ve Kaan Özdinçer'in Yine Yeniden Özgür Yazılım sunumuna katıldım. Neden Özgür Yazılım sorusuna birkez daha cevap aldım. Bu konuda şüphesi olanlarında artık kalmadığını düşünüyorum. Çünkü aklınıza takılabilecek her türlü sorunun, şüphenin yanıtını bulabilirdiniz.
Yine yeniden Özgür Yazılım ve iyiki Özgür Yazılım!

Sonrasında Çanakkale'den beraber gittiğimiz öğrenci arkadaşlarımın LibreOffice Geliştirme ve Yaygınlaştırma sunumunu dinledim. 2. 3. 4. sınıf ve mezunlardan oluşan kalabalık bir gruptu. Her biri bu zamana kadar kısaca neler yaptıklarından bahsettiler. Yukarda bahsettiğim ilham verici insanların öğrenci halleri diyebilirim. Ve ben böyle bir ekiple çalıştığım için kendimi gerçekten şanslı görüyorum ve gurur duyuyorum. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama şöyleki yeni yeni birşeyler öğrenmeye, kendinizi geliştirmeye çalışırken o yollardan geçmiş bilen birilerinin size yardımcı olmak için hazır olması paha biçilemez bir şey. Ve ben böyle bir imkana sahip olduğum için gerçekten çok mutluyum ve abartmıyorum.


Eveet, kısaca öğretici, eğlenceli ve ilham verici iki gündü. Sizlerde bir şeyleri uyandırabilmişsem ne mutlu bana! O zaman iyiki Özgür Yazılım \o/

Özgür kalın, esen kalın :)

19 Mart 2016 Cumartesi

Neler Yapıyorum?

Merhabalar,
Uzun, baya uzun zaman oldu yazamadım. Son blogumda umduğuma göre her hafta yazacaktım ama gelin görün ki her şey planladığımız, istediğimiz gibi gitmiyor.

Şöyle böyle 1 ayı geride bıraktım. Geçen günleri özetlemek istersem; kendimce hayliyle yol kat ettim. Süreç biraz uzun sürdü çünkü alışma aşaması ve bilgisayarımda bazı sorunlar yaşadım. Ama sonuç olarak her şey yolunda. Bazı test yazma işlerine giriştim. Moztrap sitesinden libreoffice özelliklerini test olarak yazıyorum, yani henüz siteye kullanıcı olarak giremediğim için yayınlayamıyorum ama önümüzdeki günlerde yazdıklarımı oradan okuyabilirsiniz :) Bu dönem bunlarla ilgileneceğim. Önümde daha çok zamanım var kendimi geliştirmek, yeni şeyler öğrenmek için. Öğrendikçe farklı işlere adım atmayı, farklı işlerle ilgilenmeyi düşünüyorum. Ayrıca bunun yanında ingilizcemi ilerletmeye çalışıyorum. Çünkü günümüzde gerçekten bir şeyler başarmak, bir yerlere gelmek, bir şeyler yapabilmek istiyorsanız ingilizceyi ana diliniz gibi bilmeniz gerekmekte.

Sanırım şimdilik benden bu kadar. Aslında daha kişisel düşünüp özel hayatımdan da bahsedebilirim ancak işte o zaman blog amacını aşmış olacak. Özel hayatımdaki gelişmeleri genelde günlüğüme yazmayı tercih ediyorum ki eminim siz de benim özel hayatıma çok da meraklı değilsinizdir :) Yeri geldiğinde öyle yazılarda yazacağım elbet ama şimdi değil. Bu defalık böyle olsun.
Esen kalın :) 

14 Şubat 2016 Pazar

Biraz Benden Bahsedelim

Merhabalar,
Birkaç gündür yaşadığım yoğunluk ve internet sıkıntısı sebebiyle yazamıyorum. Şimdilik her hafta bir şeyler yazabilmek istiyorum. Genel durumlar, gelişmeler vs vs. Umalım ki blog amacından sapıp Güzin Abla soru platformu yada dert bloguna dönmesin :)

Biraz benden bahsetmek gerekirse, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi bilgisayar mühendisliği 1. sınıf öğrencisiyim. Linux kullanıcısıyım. Özgür yazılımcı olma yolunda ilerliyorum ya da ilerlemeye çalışıyorum diyelim. 2 ay kadar önce ubuntu kullanmaya başladım, ab sayesinde birçok şey öğrendim. Şimdilik hedefim de günlük sürekli kullanımda daha da geliştirmek, ilerletmek. Çalışmadan, çabalamadan, bir şeylerden feda etmeden hiçbir şey olmuyor. Olmamalı da zaten. Bir şeyleri elde etmeden önce hak etmemiz lazım. Ama her şeyden önce ne istediğimizi bilmemiz lazım.

Bilgisayar mühendisliği her zaman okumak istediğim bir bölüm değildi. Bir şekilde tavsiyelerle yazdım, tuttu, eğitim görmeye başladım ve zamanla çok sevdim. Bunda hocam Necdet Yücel ve ekibinin payı hayli büyük. Onlar sayesinde özgür yazılımla tanıştım. Ne olduğunu öğrendim. Bu projenin bana neler kazandıracağını ve benim bu projeye neler kazandırabileceğimi tartıştık. Sonrasında kendimce araştırdım ve artık ne yapmak istediğimi biliyordum. Kendimi bu projede geliştirmeliydim, benim de bi katkım olmalıydı. Sonrasında bilgisayarıma ubuntu kurduk, zamanla alıştım ve sürekli kullanmaya başladım. Küçük adımlarla başladım, hala daha yolun çok başındayım. Henüz bi katkı sağlayabilmiş değilim ama ilerde bir şekilde adımdan bahsettireceğim. O zamanlar geldiğinde bu yazıyı hep beraber hatırlayacağız ve siz benim için sözlerinin arkasında durdu diyeceksiniz :) evet biliyorum çok iddialı oldu ama inanmak başarmanın yarısıdır derler. İnanıyorum, istiyorum ve yapabilirim! O halde neden olmasın? Elbette kolay değil, ama kolay olsa zaten duramazdık ;)

Esen kalın :)

7 Şubat 2016 Pazar

İlk Blog "Akademik Bilişim 2016"

Öncelikle merhabalar,
ilk bloğumun daha çok benimle ilgili olmasını tercih ederdim uzun zamandır düşündüğüm ancak ertelediğim bir şeydi, sonunda akademik bilişim sayesinde ilk adımı atıyorum. İlerleyen günlerde kendimden bahsettiğim bir başka blog yazmayı düşünüyorum zaten. O zaman şimdi biraz ab tecrübemden konuşalım.

Katıldığım ilk ab organizasyonuydu. Zaten bilgisayar mühendisliği 1. sınıf öğrencisiyim. Genel olarak bazı sorunları göz ardı edersek memnun kaldım. Ben linux 101 yani linux'a giriş seminerine katıldım. Bundan 2 ay kadar önce başlamıştım linux kullanmaya ancak hakkında bildiğim pek az şey vardı. Hala eksiklerim var, hiçbir zaman herşeyi tam anlamıyla öğrenemeyiz. Heleki daha bu bölümde henüz 1 dönem okudum, bir seminere katıldım. Zamanla devamı gelecek diye umuyorum :)

Erdem Bayer ve Fatih Daşgın hocalığında 4 günlük seminerdeydim. Gerçekten çok verimli geçti, hatta bittiğinde üzülmüştüm açıkçası. Yorucuydu ancak eğlenerek öğretmeyi başardılar. Kesinlikle çok memnunum. Ardından 3 günlük konferans maratonu başladı. Genel olarak bana, bildiklerime, öğrenmek istediklerime hitap etmesine dikkat ettim seçimimi yaparken. Necdet hocam sağolsun yardımcı oldu seçimlerimde. 7 gün sonunda ödül, plaket töreni ve gala yemeğine katıldım. Yoğun, yorucu bir o kadar da eğlenceli geçen 1 haftaydı. Katıldığım için fazlasıyla memnunum. Bilgisayarla, bilişimle vs ilgili bir bölümde eğitim görüyorsanız, mesleğini icra ediyorsanız yada sadece ilginiz varsa kesinlikle size hitap eden seminer veya konferanslara katılmanızı tavsiye ederim. Size çok fazla şey katacaktır. Senede 1 kere önümüze sunulan bu fırsatı kaçırmak akıllıca olmaz benim gözümde :)

Şimdilik Esen kalın :)